Harbiye Mah. Mim Kemal Oke Cad. Erenler Apt. No:12 Daire: 1, Şişli | İstanbul

Rozasea (Gül Hastalığı)

ROZASEA HASTALIĞI NEDİR?
Rozasea (gül hastalığı); yüzde belirgin kızarıklığa ve bazen kalıcı şekil değişikliğine neden olan bir hastalıktır. Kişinin yaşam kalitesini etkileyen, sık görülen bir deri hastalığıdır. Rozasea, Gül Hastalığı olarak da bilinir. Bu hastalık ciltte görülen iltihaplı kızarıklıklar, sivilce benzeri kabartılar, yüzeysel damar genişlemeleri şeklinde ortaya çıkar. Daha çok yüzde, burun çevresinde görülen bir hastalık olarak bilinir. Ancak bu durum, hastalığın sadece yüz çevresinde ortaya çıktığı anlamına gelmez. Vücudun diğer yerlerinde de bu hastalığın görülme ihtimali bulunur. Bu hastalık her yaşta görülebilir. Ancak 30'lu yaşlarda görülme olasılığı daha yüksektir. Kadınların %10'unda bu rahatsızlık görülebilirken, erkeklerde ise bu oranın daha az olduğu bilinir. Bu duruma karşın kadınlara oranla erkeklerin, roza hastalığını daha ağır atlattıkları bilinir. Halk arasında sivilce gibi önemsenmeyen roza hastalığı, sivilce ve diğer iltihaplı kabartılara göre daha ağrılıdır ve ciddiye alınmadığı zaman yaşanan ağrıların arttığının bilinmelidir.

Rozasea (Gül Hastalığı)

Rozasea, halk arasında bilinen adıyla gül hastalığı, yüz bölgesinde kızarıklık, sivilce benzeri oluşumlar ve damar belirginliği ile kendini gösteren kronik bir cilt rahatsızlığıdır. Çoğunlukla yanak, burun, çene ve alında belirgin olan bu hastalık, özellikle açık tenli kişilerde daha sık görülmektedir.

Gül Hastalığı, dönemsel olarak alevlenmeler ve yatışmalar gösterir ve tedavi edilmediğinde daha ciddi cilt problemlerine yol açabilir. Bu durumun kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, bağışıklık sistemi tepkileri ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir.

Gül Hastalığı Kesin Çözüm

Gül hastalığının tamamen ortadan kaldırılmasını sağlayan bir tedavi yöntemi henüz bulunmamaktadır. Ancak doğru tedavi yaklaşımları ile belirtileri kontrol altına almak mümkündür. Dermatologlar genellikle kişiye özel tedavi planları uygular.

Kremler, jeller ve ağızdan alınan ilaçlar gibi ilaç tedavileri, ciltteki kızarıklık ve sivilce benzeri lezyonları hafifletebilir. Ayrıca, lazer tedavisi ve ışık terapisi gibi yöntemler de damar görünümünü azaltmada etkili olabilir. Ancak tedavi kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir ve hastalığın şiddetine göre belirlenir.

Tedavi sırasında cilt bakımı oldukça önemlidir. Sert ve kimyasal içerikli ürünlerden kaçınmak, güneş koruyucu kullanmak ve cildi nemli tutmak gül hastalığının kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Hastaların kişisel bakım rutinlerine dikkat etmeleri, ciltlerini daha hassas hale getiren etkenleri azaltmalarına yardımcı olur.

Gül Hastalığı Belirtileri

Gül hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişmekle birlikte, genellikle yüz bölgesinde kızarıklık, küçük kabarcıklar ve genişlemiş damarlar görülür. Resimli teşhislerde bu belirtilerin yoğunluğu ve yayılımı daha net anlaşılır. Dermatologlar, hastalığın teşhisini kolaylaştırmak için genellikle hastaların cilt durumunu belgeleyen fotoğraflar çeker. Böylece hastalığın ilerleyişi ve tedavi sürecindeki değişiklikler daha kolay takip edilebilir.

Gül hastalığının görüntüleri, özellikle tanı ve tedavi süreçlerinde hastalara yol gösterici olabilir. Farklı evrelerdeki hastaların cilt durumlarını gösteren resimler, hastalığın yayılımını ve etkilerini daha iyi anlamaya yardımcı olur.

Vücutta Gül Hastalığı Nasıl Geçer?

Gül hastalığı genellikle yüz bölgesinde görülse de nadir durumlarda vücudun diğer bölgelerinde de ortaya çıkabilir. Vücutta gül hastalığı, yüzdeki belirtilere benzer şekilde kızarıklık, hassasiyet ve ciltte kabarcıklarla kendini gösterebilir. Bu tür durumlarda tedavi süreci, yüz bölgesindeki tedaviye benzerdir. Krem ve losyonlar, vücudun etkilenen bölgelerine uygulanarak hastalığın belirtileri hafifletilebilir.

Cilt hassasiyetini artıran etkenlerden kaçınmak, vücutta gül hastalığının kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynar. Aşırı sıcak su ile banyo yapmaktan kaçınmak, cildi tahriş edebilecek kimyasal içeren ürünleri kullanmamak ve pamuklu giysiler tercih etmek bu konuda dikkat edilmesi gereken unsurlardır.

Gül Hastalığı ve Karaciğer İlişkisi

Son dönemlerde yapılan bazı araştırmalar, gül hastalığı ve karaciğer ilişkisi olabileceğini göstermektedir. Karaciğerin vücutta toksinleri arındıran önemli bir organ olduğu düşünüldüğünde, karaciğer sağlığının cilt üzerinde de etkileri olduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak bu konuda henüz net bir sonuca varılmamıştır. Karaciğer rahatsızlıkları olan bazı hastalarda gül hastalığının daha sık görülmesi, bu iki durum arasındaki ilişkinin araştırılmasına sebep olmuştur.

Bu nedenle, gül hastalığı yaşayan kişilerin karaciğer sağlıklarına dikkat etmeleri önemlidir. Sağlıklı bir beslenme düzeni, aşırı alkol tüketiminden kaçınma ve karaciğeri destekleyen doğal besinlerin tüketimi hem cilt sağlığını hem de genel sağlık durumunu iyileştirebilir.

Gül Hastalığı Bulaşıcı Mıdır?

Gül hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir. Kişiden kişiye temas yoluyla veya başka bir şekilde geçmez. Gül hastalığı, ciltteki damarların genişlemesi ve bağışıklık sisteminin aşırı tepkisi sonucu oluşan bir durumdur. Bu nedenle, hastalığı olan kişilerin endişe etmesine gerek yoktur. Ancak, ailede gül hastalığı öyküsü olan kişilerde genetik yatkınlık nedeniyle bu hastalığın ortaya çıkma riski daha yüksek olabilir.

Gül Hastalığı Yorumları

Gül hastalığı ile yaşamayı öğrenmek, hastalar için bazen zorlayıcı olabilir. Ancak internet üzerindeki forumlar ve sosyal medya platformlarında, bu hastalıkla baş eden birçok kişi, yaşadıkları deneyimleri paylaşarak başkalarına yardımcı olmaktadır.

Gül hastalığı yorumları, gül hastalığına dair tedavi süreçleri, kullanılan ürünler ve yaşam tarzı değişiklikleri hakkında bilgi edinmek için faydalı olabilir. Diğer hastaların tecrübelerini dinlemek, hastaların kendilerini yalnız hissetmemelerine ve doğru tedavi yöntemlerini keşfetmelerine yardımcı olabilir.

Gül Hastalığı Olanlar Nelere Dikkat Etmeli?

Gül hastalığı olan kişilerin yaşam tarzlarında bazı değişiklikler yapmaları, hastalığın yönetilmesine katkı sağlayabilir. Öncelikle cilt bakım ürünleri konusunda dikkatli olunmalıdır. Parfüm içeren, kimyasal madde barındıran ve cildi tahriş eden ürünlerden kaçınılmalıdır. Ayrıca, cildin güneşe maruz kalmaması için güneş koruyucu kullanımı büyük önem taşır. Güneş ışınları, gül hastalığını tetikleyebileceğinden, dışarı çıkarken mutlaka koruma faktörü yüksek güneş kremleri tercih edilmelidir.

Gül Hastalığı Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Rozasea kronik bir cilt rahatsızlığı olduğu için kesin bir tedavi süresi vermek zordur. Tedavinin amacı, hastalığın belirtilerini hafifletmek, alevlenmelerin sıklığını azaltmak ve hastalığın ilerlemesini durdurmaktır.

 

Rozasea tedavisi genellikle birkaç hafta ile birkaç ay arasında sonuç vermeye başlar, ancak tam bir iyileşme beklenmemelidir. Çoğu durumda semptomlar kontrol altına alınır, ancak hastalığın tamamen ortadan kalkması nadirdir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa, belirtilerin kontrol altına alınması da o kadar hızlı olabilir. Tedavi, ciltteki kızarıklık, sivilce benzeri döküntüler ve damar genişlemelerinin azaltılmasına yönelik olabilir.

Doktor tarafından reçete edilen antibiyotik kremler veya retinoidler genellikle 4-8 hafta içinde etki göstermeye başlar. Bu kremler cildin iltihaplanmasını azaltır ve sivilce benzeri lezyonları iyileştirir. Daha şiddetli vakalarda, doktorlar oral antibiyotikler yazabilir. Bu tedavi genellikle 1-2 ay sürer ve belirtilerde gözle görülür bir azalma sağlar. Gül hastalığının yol açtığı kızarıklık ve genişlemiş damarlar için lazer tedavisi de kullanılabilir. Bu yöntem, birkaç seans gerektirebilir ve sonuçlar haftalar içinde görülür.

Gül hastalığını tetikleyen faktörlerin (güneş, stres, sıcak içecekler, baharatlı yiyecekler, alkol) yönetimi de tedavi süresini etkileyebilir. Tetikleyicilerden kaçınmak, tedavi süresini kısaltabilir ve alevlenmelerin önüne geçebilir.

Gül hastalığının tedavi süresi hastalığın şiddetine bağlı olarak birkaç hafta ile birkaç ay arasında değişebilir. Ancak rosacea kronik bir durum olduğu için, belirtilerin kontrol altına alınmasından sonra bile bakım ve önleyici tedavilerin devam etmesi gerekebilir.

ROZASEA’ NIN FARKLI TÜRLERİ VAR MIDIR?
Rozasea hastalığının farklı türleri bulunur. 3 farklı Rozasea türü bulunur. Damar genişlemeleri şeklinde görülenlere eritematotelenjiektazik rozasea, akne benzeri şeklinde olanlara papülopüstüler rozasea, kızarıklık ve ödem şeklinde olanlar ise fimatöz rozasea ismiyle adlandırılır. 
ROZASEA BELİRTİLERİ NELERDİR?
Rozasea hastalığının nasıl ilerlediği ve belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterir. Bu rahatsızlığın pek çok farklı belirtisi bulunur. Gül hastalığında yüzde geçici ve bazen kalıcı kızarıklık, yanma, batma, ateş basması, kırmızı kabarıklıklar, sivilceler, damar genişlemeleri ve kuruluk görülebilir. Hastaların yarısında göz tutulumu meydana gelebilir. Gözde kızarıklık, batma, yanma, sızlama, kuruluk ve bulanık görme şikâyetleri oluşabilir. Bu şikâyetlerden herhangi birine sahip olunduğu durumlarda, bir dermatoloğa başvurulması gerekir. Gül hastalığı kızarıklıktan daha fazlasına neden olabilir. Rozasea' nin dört alt türü olup, çeşitli belirti ve bulguları mevcuttur. 

ROZASEA BELİRTİLERİ KONTROL ALTINA ALINABİLİR Mİ?
Rozasea hastalığının belirtileri, doktor tavsiyeleri doğrultusunda kontrol altına alınabilir. Rozasea’ de uygun nemlendiriciler bozulmuş deri bariyerini onarmaya yardımcı olur. Hafif temizleyici, nemlendirici ve güneş korumasından oluşan deri bakımı cildin nemini ve deri duyarlılığını düzeltir. Parfümlü güneş koruyucular, alkol ve aseton içeren temizleyiciler, glikolik asit içeren nemlendiriciler ve tonikler hastalığı alevlendirebildiği için bunlardan dermatoloğunuz önermediği sürece uzak durulması gerekir.

ROZASEA HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Rozasea hastalığı, her kişide farklı belirtiler gösteren ve türüne göre farklı tedavi şekilleri gerektiren bir hastalıktır. Bu nedenle hastalığın tedavisinde her şeyden önce, detaylı bir fiziksel muayene gerekir. Yüzde geçici ve bazen kalıcı kızarıklık, yanma, batma, ateş basması, kırmızı kabarıklıklar, sivilceler, damar genişlemeleri, kuruluk, gözde kızarıklık, batma, yanma, sızlama, kuruluk ve bulanık görme bu hastalığın en bilindik belirtileri arasında yer alır. Rozasea tedavisinde en sık kullanılan yöntemler arasında sodyum sülfasetamid, azelaik asit ve metronidazol içeren topikal (sürme) tedavileri bulunur. Bazı durumlarda dermatolog, hastalıkla ilişkili olabilecek Demodeks akarlarına yönelik permetrin, ivermektin tedavisi önerebilir. Daha şiddetli hastalıkta ağızdan hap tedavisi de kullanılabilir. Kızarıklıkların tedavisi için IPL lazer ve kılcal damarların tedavisinde ndyag lazer tedavileri dermatoloji uzmanları tarafından başarıyla uygulanmaktadır. En uygun tedavi yönteminin, kişinin detaylı muayenesinden sonra dermatolog tarafından kararlaştırılması gerekir.

Sıkça Sorulan Sorular

Rozasea kadınlarda daha sık görülen bir hastalıktır. 30 yaşından sonra görülme ihtimali daha yüksektir. Erkekler rozasea hastalığını kadınlara oranla daha şiddetli atlatır.

Rozasea belirtileri kontrol altına alınabilir. Fakat tamamen tedavi edilmesi çok zordur.

Hayır. Rozasea bulaşıcı bir hastalık değildir.

İşlem sonrası kalmanız gereken süre, Doç. Dr. Ezgi ÖZKUR tarafından belirlenir.

Rozasea hastalığının kontrol altına alınması için mutlaka bir dermatoloğa başvurmak gerekir. Farklı türleri olan bir hastalıktır. Tedavi için detaylı bir muayene gerekir. Doç. Dr. Ezgi ÖZKUR Rozasea ile ilgili güncel tanı ve tedavi yöntemlerini yakından takip eder. Tanı ve tedavi süreçleri en gelişmiş tıbbi araçlarla gerçekleştirilir.

Öncesi & Sonrası

Randevu Al

Whatsapp

İletişim Formu